05 Eyl 2022

Ergenlikte insan bedeni çok hızlı bir değişim geçirir. Ve ruhsal işleyiş bedene senkronizeolmakta, onu takip etmekte, ona uyumlanmakta zorluk yasayabilir. Beden, çocukbedeninden çıkmaya başlar fakat ruhsallık hala çocukluğun ebeveyne bağımlılığını taşır.Dolayısıyla ergenlikle birlikte bedenin cinselleşmesi, hala ebeveynlerine bağımlılığınıyoğun bir biçimde taşıyan kişi için çok kaygı ve korku uyandırıcı olabilir. Bu kaygı vekorkular; kişiyi cinselliğini tamamen inkar etmeye, o yokmuş gibi davranmaya itebilir.Temel korku, bedenin ebeveyn bedenine benzemeye başlamasını farketmektir. Çocukluğukaybetmiş olmak da peşinden gelir.Artık yavaş yavaş ebeveyn özdeşimleri terk edilmeye başlar. Anne- babaya benziyorolmanın büyülü dünyası çökmeye başlar. Kişi, kendisine farklı idealler arayışına girer. Buidealler bazen romantik partnerler arasında aranır. Cinselliğin yoğun duygulanımı, kişiyiötekiyle ideal bir konumdan ilişkilenmesine yönlendirir. Ötekine çok yüksek ve şiddetli birduygusal yatırım yapılır.Sanki beden, ebeveynden ayrışımı ve yeni sevgi nesnelerine yönelimi talep ediyor gibidir.Bu talep; zorlayıcı, katı ve zorba tonda olduğunda, kişi bir yandan ebeveynlerine olanbağımlılığını korumaya bir yandan da onlarla olan bağını tamamen kesmeye çalışmakarasında kalır.Ergenlikte kendine zarar verme davranışları, beden üzerinden ebeveynle olan bu bağıkesmeye yönelik girişimler gibi okunabilir.Eğer ebeveynlerde ayrışmayı engelleyen ve yapışmayı teşvik eden süreçler de varsa,kişinin kendi bedenine yönelik saldırganlıklar aracılığıyla, kişi kendini, ebeveynle bitişikkalmayı veya tamamen ayrı düşmeyi anımsatan ölüme benzer duygulanımlardankorumaya çalışacaktır.

Aslı Gökçe Türkmen

Bir yanıt yazın