15 Şub 2024

Michael Eigen bir bebeğin çığlığı çoğu zaman hissettirdiği empatik acının yanında bir rahatlatma yaratır çünkü canlı olduğundan emin oluruz der. Yeni doğan bir bebeğin canlılığından uzun bir süre emin olamayız. Bu emin olmama sonrasında da devam eder.

Ne kadar canlılığı kaldırabiliriz? Eigen, Freud’un organizmanın  kendi hassasiyetinin kendisine çok fazla enerji yüklediğinden bahsettiğini hatırlatmıştı. Canlı olduğumuzu hissetmek için sahip olduğumuz hassasiyetin bir kapasitesi var. Gelişebilir bir kapasite.

O yüzden gün içinde kör bakarak, otomatik bir kara deliğin içine kapılarak canlılığımızı durdurmaya çalışırız diyor Eigen. Ölü haller, canlılığın çok fazla gelmesi ve onu işleyecek tutacak kapasitemizin gelişmemiş olması oranında artıyor. Canlılığın ilk sinyalinin bir acı ile geldiğini vurgulamıştı. İlk çığlık.

Acıyı deneyimlemeye izin vermek ve acının üzerine düşünülebilecek, düşlenebilecek bir yer açmak canlı hissetmenin ilk adımı. Hissetmenin önüne tuğlalar yığdığımızda canlılığımıza ket vuruyoruz. Eigen’in psişik ölülük dediği alan da burası. İnsanın canlı  hissetmekten bir şekilde  vazgeçmediği, çünkü hayatta, ama ölü olmadığını sürekli teyit etme ihtiyacı duyduğu bir konum. Bu teyiti nasıl yapıyor insan? Psikolojik semptom olarak ortaya çıkan her şeyle. Kendisinden çıkan, açılan herşey ile.

Aslı Gökçe TÜRKMEN

Bir yanıt yazın