21 Tem 2020

Siz hiç oğlunuzu aslan oğlum, kızınızı cici kızım diye sevdiniz mi? Hiç kızınıza pembe oğlunuza mavi kıyafet aldınız mı? Çocuğunuza oyuncak alırken özellikle oğlunuza kamyon, araba ya da tamir aleti alıp kızınıza bebek ve evcilik oyuncakları almaya dikkat ettiniz mi? Oğlunuzu tanıtırken haylaz kızınızı tanıtırken hanım hanımcık diye tanıttınız mı? Muhtemelen bu sorulara doğal olarak tabii ki cevabınızı verdiniz; çünkü bize toplum kızlar şunu yapar erkekler ise bunu yapar diye öğretti. Pekiyi hiç uzun saçlı oğlan kısa saçlı kız çocuğu olamaz mı? Hiçbir kız çocuğu mavi pantolon giyemez mi? Oğlunuz ilk aşık olduğunda içinizden “çok canlar yakacak “ diye geçirirken, kızınız ilk aşık olduğunda “başımıza bela açacak diye geçirdiniz mi? Oysa aşk dediğimiz şey iki kişi arasında yaşanmaz mı? Neden iki farklı cinsiyetteki çocuğumuz için farklı şeyler düşünüp hissediyoruz? Kızımız düştüğünde “aman evladım dikkat et” derken oğlumuz düştüğünde “erkek adam ağlamaz” deyip susturuyoruz. İki cinsiyette aynı acıyı çekmiyor mu? Veliaht dediğimizde genelde aklımıza oğlumuz geliyor olsa da kızımız da bizim veliahtımız olamaz mı? Birçok şirketin yönetiminde artık kadınlar yok mu? Yoksa kadınlar sadece evde oturup çocuk mu büyütmeli? Ne işleri mi var ellerinin hamuru ile erkek işinde? Aslında ahçıların da büyük bir çoğunluğu erkektir. İllaki oğlumuz mu kızımızı korumalı yoksa kızımız kendini koruyamıyor mu? Biz bu düşüncelerimizi çocuklarımıza yüklerken onları nasıl bir yükün altına soktuğumuzu göremiyoruz. Doğdukları andan itibaren çocuklarımız daha önünü göremezken cinsiyet kalıplarına sokuyoruz. Toplumsal cinsiyet kavramı çocuklarımıza yaptığımız bu haksızlığı ve cinsiyet ayırımcılığını vurgulamak için ortaya atılmış bir kavramdır. Aslında biz bazen bir cinsiyeti ön plana çıkarmak istesek de bazen bastırıyor ve sınırlıyoruz. Kadın ve erkek beyninin fizyolojik olarak farklarından biri araba park ederken de kullandığımız uzamsal algıdır. Kadın cinsiyetinin beyninde uzamsal algı erkek beynine göre geçmiş araştırmalarda daha az gelişmiş bulunmuştu; fakat bu araştırma yapılırken kadınlar bugünkü kadar yoğunlukta araba kullanmıyordu. Belki bugün aynı araştırma yapılsa aradaki farklılıktan bahsetmeyeceğiz.  Kızlarımıza ve oğullarımıza eşit şartları sunduğumuzda onların eşit şekilde gelişebilmelerine de fırsat vermiş olacağız.