
Bebek, ihtiyaçlarını bedeninde şiddetli bir mahrumiyet hissederek bakımverenden talep eder. Kohut, bebeğin, ebeveynden beklediği yanıtın yokluğuyla, ihtiyaçlarını gizlemeye yönelik arzu duyduğunu söyler. Yani bebek ihtiyacına karşılık bakımvereninden bir yanıt alamadığında, ihtiyacı olduğu şeyleri ve bizzat ihtiyacını gizlemeye çalışır.
Elbette insan, bu kadar küçükken ihtiyaçlarını tamamen gizleyemez. İhtiyacını ve arzusunu ifade etmek için gürültülü ağlamalar veya sessiz kalıp tepkisizliklerle karşılık verebilir. Fakat aynı zamanda ihtiyacı ortaya her çıktığında derin bir utancın da içine girer.
‘Her şeyi kendim halletmeliyim.’ söylemi bir bakımdan
‘ihtiyacım açığa çıktığında kimse yanımda olmayacak.’ ile eş bir anlam kazanabilir.
Bu söylem, ihtiyaçlı olmanın kişiyi ötekine muhtaç bıraktığını anlatır. Gerçekten de insan yavrusu hem fiziksel hem psikolojik olarak bakımverenine muhtaçtır. Hayatta kalabilmek için öncelikleri; tutulmak, kapsanmak, görülmek, beslenmek, ısınmak gibi ihtiyaçlardan oluşur. Bu ihtiyaçların karşılanması ise, Bion’un açıkladığı üzere, kendisini kapsayan, kendisinin anlam veremediği hislerini anlamlandıran bir bakımveren ile mümkün olur.
Elbette bu söylem, içinde ötekine muhtaç olmanın belirsiz doğasına da vurgu yapar. Yani bu kadar ötekine muhtaçsak, hele bir de bu kadar küçükken, akıbetimiz tamamen ötekinin ellerinde kalıyor. Bu insan yavrusu için başta, başa çıkılması imkansız bir durumdur. Bu yüzden ötekine olan muhtaçlığını hem başlangıçta zaten kendi göremeyecek hem de, zamanla gizleyecek, göstermeyecektir. Çünkü ötekine ihtiyacını gösterirse, karşılık alamayacak belki asla ‘görülmeyecektir.’
Kişi, kontrolü, ötekinin eline vermemek için kendi ihtiyaçlarını gizlemeye, her şeyi kendi başına halletmek zorunda hissetmeye çalışacaktır. Çünkü ihtiyacını, güven vermeyen ötekinin eline teslim edemez. Ötekine güvensiz kaldığı bir durumun yanında, kişi ‘kendi
kendine yetebilme’ üzerine çok ciddi yatırım yapar. Bunu bir erdem sayar. Ötekine muhtaç olmayı ise çok ciddi bir aşağılanma, korkutucu bir durum olarak görür.
Fakat hayatta her şeyi kendi kendine halletmeye çalışmak, hem çok yorucu hem de insanı yalnızlaştıran bir durumdur. İhtiyaç ve arzu insanın yaşama aktif olarak katılması için çok temel bir yerdedir. İhtiyacını da arzusunu da ötekine sunabilmekte, gösterebilmekte zorluk yaşayan, yoğun endişelerle kendini geride tutan bir kişinin aslında hayata kendi olarak girmekte zorluk yaşadığını söyleyebiliriz.
Aslı Gökçe Türkmen